I. Cilt
( - 1350)

II. Cilt
(1350 - 1650)

III. Cilt
(1650 - 1800)

IV. Cilt
(1800 - 1970)

Modern Fizik ve Özgür İrade Meselesi*

Sör James Jeans

İngiliz gökbilimci ve fizikçi Sör James Jeans (1877 – 1946), “Fizik ve Felsefe” (Physics and Philosophy, 1942) başlıklı makalesinde modern fizik tarafından ortaya atılan özgürlük ve determinizm meselesini irdeler. Özgür irade meselesi (On Free Will) Koestler’in “nedensellik krizi” olarak ifade ettiği soruna ilişkin Jean’ın düşüncelerini ifade etmektedir.

Modern fizik çağından önce, nedensellik ve özgür iradeyle ne kastettiğimizi açıklamak çok kolay bir meseleydi. Dünyanın atom ve ışınlardan oluştuğunu; her atomun ve ışının her elementinin kesin konumlarının ilkesel olarak belirlenebileceğini, dolayısıyla, nedensellik sorununun bu bilinen konumların gelecekteki durumlarının ne olabileceğini kesin olarak tahmin etmenin mümkün olup olmayacağı sorusundan ibaret olduğunu zannederdik. Özgür irade meselesi, böylece çizdiğimiz resme, insan bilincinin ve insan isteklerinin karıştığı durumda, geleceğe ilişkin tahmin yürütmenin mümkün olup olmadığıydı.

Ancak, modern fizik, soruların bu şekilde ifade edilişinin anlamsız olduğunu göstermiştir. Artık molekülün veya ışın elementlerinin konumlarını tam olarak bilmek mümkün olmadığı gibi, bilebilsek dahi, bir sonraki aşamada ne olacağını tahmin etmek imkânsızdır. Cansız dünya söz konusu olduğunda, uzayın ve zamanın altında olayların menşelerini saklayan bir alt-katman (sub-stratum) olduğunu, geleceğin burada yekpare ve kaçınılmaz bir biçimde belirlenmiş olarak saklı yatıyor olabileceğini tahayyül edebiliriz. Böyle bir hipotez fiziğin bilinen tüm gerçekleriyle hiç değilse tutarlıdır. Ancak, uzay ve zamanın algısal dünyasından bu alt-katmana geçtiğimizde, farkında olmaksızın, materyalizmden akılcılığa ve dolayısıyla muhtemelen maddeden de akla geçiyormuşuz gibi görünür. Şu halde, bu alt-katmandaki olaylar menşei, bizim kendi akli eylemlerimizi de içerebilir, böylece olayların gelecekteki seyri, kısmen bu akli eylemlere de bağlı olabilir.

En azından yeni fizik, nedensellik ve özgür irade problemlerinin yeni bir tanımlama ihtiyacı içerinde olduğunu göstermiştir. İrade özgürlüğüne inananlar, özgürlükle neyi kastettiklerini açıklayabilirlerse ve bizim bilinç dışı determinizm dediğimiz şeyden hangi yönüyle ayrıldığını kesin bir şekilde gösterebilirlerse, onların istediği şeyin modern fizikte bulunabileceği en azından makul bir sav olur. Klasik fizik, her çeşit irade özgürlüğüne çıkan kapıyı tıkıyor ve sürgülüyor gibi görünüyordu; yeni fizik ise bunu neredeyse hiç yapmaz ve kapının kilitli olmayabileceğini akla getirir – tabii, kapının kolunu bulmak şartıyla. Eski fizik, bize yaşanacak bir mekândan ziyade, hapishane gibi bir evren göstermiştir. Yeni fizik ise, özgür insan için makul seviyede uygun bir yaşama yeri oluşturabilecek gibi görünen bir evren göstermektedir. Bu, düşüncesizler için bir sığınaktan ibaret değildir, bizim en azından olayları isteklerimize göre şekillendirebileceğimiz, gayret ve başarı dolu hayatları yaşayabileceğimiz bir mekândır.

Yeni fizik bizlere özgür insanlar için uygun biçimde yaşanacak makul bir yer gibi görünen ve sadece vahşilerin sığınağı olarak düşünülmemesi gereken bir evren göstermiştir – bu evren, bizler için içerisinde en azından olayları isteklerimize göre yoğurmamızın ve gayretli ve başarılı bir hayat sürmenin mümkün olduğu bir evdir.

Sonuç:

Tartışmamızı, ulaştığımız sonuçları özetleyerek sonuçlandırmak hoş olurdu. Oysa işin doğrusu ortada bir sonuç olmadığıdır. Eğer bir sonuca varmak zorundaysak, yapmamız gerekenin bu felsefi sorulara ilişkin On Dokuzuncu yüzyıl biliminin çıkardığı birçok sonucu yeniden bir potada eritip bir kez daha sorgulamamız olduğunu söyleyebiliriz.

Hal böyle olunca, örneğin materyalizmin öldüğü veya dünyanın determinist açıklamasının demode olduğu gibi, hiçbir surette, herhangi bir pozitif sonuç söyleyemeyiz. Bütün söyleyebileceğimiz, determinizm ve özgürlük, madde ve materyalizmin yeni bilimsel bilginin ışığı altında tekrar tanımlanması gerektiğidir. Bu yapıldığında, materyalist kendisi için, bilimin şimdi yasaklamakta olduğu materyalizm çeşidinin materyalizm olarak damgalanıp damgalanamayacağına ve maddeden geriye kalan hayaletin madde veya başka bir şey olarak damgalanıp damgalanamayacağına karar vermek zorundadır ve bu aslında bir terminoloji sorunudur.

Geriye kalan ise her hâlükârda safkan maddeden ve Viktorya Dönemi (1837-1901) bilimadamlarının yasaklayıcı materyalizminden çok farklıdır. Onların objektif ve maddi evreninin bizim kendi akıllarımızın tertiplerinin pek az ötesinde olduğu ispatlanmıştır. Bu ve başka yollarla, modern fizik akılcılığa [mentalism] yönelmiştir.

Tekrar etmek gerekirse, yeni fiziğin, ister nedensellik ister özgür irade olsun, determinizme dair herhangi bir yeni sonucu doğruladığını söylemek zordur, ama şöyle söylenebilir: determinizm için kullanılan argümanlar bugün bazı açılardan elli yıl öncesine nazaran daha az zorlayıcıdır. Bu, birisi nasıl yapılacağını bulur bulmaz tekrar açılması gereken bir davadır.

Yeni bilimsel faaliyet alanından toplanan bu hasat, hele de alanın boyutları ve felsefenin sınırlarına tecavüz ettiği düşünüldüğünde, hayal kırıcı görünebilir. Öte yandan, fizik ve felsefenin en fazla birkaç bin yaşında olduklarını, önlerinde yaşayacakları bin milyon yıllık yaşamların olduğunu da düşünebiliriz. Onlar işlerinin başındadırlar ve bizler halen, Newton’un deyişiyle, erişemediğimiz gerçeklik okyanusu önümüzde dalgalanırken kıyıdaki çakıl taşlarıyla oynayan çocuklar gibiyiz. Irkımızın, varoluşunun bir milyonuncu yılında karşılaştığı zor sorunların büyük bölümünü çözmeyi başaramamış olması sürpriz değildir. Eğer başarmış olsaydı, belki de yaşam daha donuk bir olay haline gelirdi, çünkü pek çok kişi için, bilgi, kendisi değil, ona ulaşmak için yapılan araştırmalar nedeniyle kıymetlidir – umutla seyahat etmek, ulaşmaktan daha iyidir.

* Sör James Jeans, Fizik ve Felsefe, s. 215-17. 1943.

Bu platformun teknik altyapısı Zekare Bilgi Teknolojileri tarafından sağlanmaktadır.