İngiltere Yeni Hükümdarları Hangi Şartlarda Kabul Edecek?
1688 yılında İngiltere’de başgösteren ayaklanmaların en ılımlılarından en radikallerine ve demokratik olanlara kadar hepsi görüş ve taleplerini yasalar, manifestolar ve bildirgelerde ifade etmişlerdir. Aşağıdaki belge, devrimci hareketlerin ve isteklerinin ifade edildiği siyasi duruşları özetlemektedir.
İngiliz İnsan Hakları Bildirgesi (1689)*
22 Ocak 1689’da, İngiltere’nin son Stuart Kralı II. James, Fransa’ya kaçtıktan bir ay sonra ve kızı Mary ve onun Hollandalı eşi Orange’ lı William, tahtta hak iddia ederek Londra’da konuşlanmışlar ve Westminster’da Danışma Parlamentosu (Convention Parliament) açılmıştır. Parlamentonun açılması için hiçbir hükümdar tarafından çağrıda bulunulmamıştır, bunun yerine krallığın asilleri, James’e sırt çeviren ve William ile Mary’yi İngiltere’yi “Katolik zorbalığından” kurtarmak için çağıran büyük soyluların emriyle toplanmıştır. Üç haftalık tartışmanın ardından 13 Şubat tarihinde bu parlamento, tacı çifte resmi olarak sunmuştur fakat teklifle birlikte, tahta geçmenin bir koşulu olarak tanınmak üzere, ciddi bir insan hakları bildirgesi de sunulmuştur. Wiliam ve Mary koşulları kabul etmiştir ve maddeler aşağıda görülen İngiliz İnsan Hakları Bildirgesi olarak yasallaştırılmıştır.
Bu krallığın halkının tüm zümrelerini kanunlara uygun bir şekilde, tamamen ve özgürce temsil eden meşru ve ruhani, dünyevi lortlarda Avam Kamarası Westminster’de bir araya gelirken ve 13 Şubat tarihinde o zamanlar William ve Mary adlarını, Orange prensi ve prensesi unvanlarını taşıyan, böyle çağrılan ve şahsen orada bulunan Majestelerine, bahsedilen lordların ve Avam Kamarası’nın aşağıdaki şekilde kaleme aldıkları bir yazılı açıklamayı sunarken, şöyle ki:
Son Kral II. James, görevlendirdiği çeşitli kötü niyetli danışmanların, yargıçların ve bakanların yardımıyla,
Parlamentonun onayı olmadan, kendisini yasalardan ve bu yasaların icrasından muaf tutma ve iptal etme gücünü elinde tutarak ve bu gücü uygulayarak,
Mezkur güçle aynı fikirde olmaktan muaf tutulmak için mütevazı bir şekilde ricada bulunmaları sebebiyle nice namuslu din adamını tutuklatarak ve haklarında dava açarak,
“Kilise Yetkilileri Mahkemesi” adını taşıyan bir mahkemenin kurulması için, altında resmi devlet mührünü taşıyan bir emirname çıkararak ve bu emirnamenin uygulanmasını sağlayarak,
Parlamento tarafından verilenden başka bir zamanda ve başka bir biçimde ayrıcalık bahanesiyle tahtın çıkarı ve yararına vergi toplayarak,
Barış zamanında parlamentonun onayı olmadan krallığın içinde daimi ordu kurarak ve hazır bulundurarak ve askerleri yasaya aykırı bir biçimde karargâhlara yerleştirerek,
Katoliklerin yasaya aykırı bir biçimde silahlandırılıp görevlendirildikleri sırada, Protestan inancından olan birçok dürüst kişinin silahsızlandırılmasını sağlayarak,
Parlamentoda hizmet verecek üyelerin seçilmesi özgürlüğünü ihlal ederek,
Sadece parlamento tarafından anlaşılabilir birçok konu ve sebep hakkında Yüksek Temyiz Mahkemesi’nde yargısal kovuşturma açarak ve daha başka pek çok keyfi ve yasadışı yönteme başvurarak Protestan dinini, krallığın yasalarını ve özgürlüğünü çökertmeye ve yok etmeye kalkışmıştır.
Son yıllarda yoz ve niteliksiz kişiler mahkeme jüriliğine yeniden katılırken ve hizmet verirken ve özellikle vatan hainliği mahkemeleri mülk sahibi olmayan jüri üyelerince yürütülürken,
Kişilerin özgürlüklerini korumak için çıkarılan yasaların yararlarını ortadan kaldırmak amacıyla ceza mahkemelerinde suç işlemiş kişiler için gereğinden fazla kefalet ödenmesi gerekirken,
Oldukça yüksek para cezaları verilirken,
İnsanlar yasadışı ve acımasız cezalara çarptırılırken,
Kişiler hakkında daha herhangi bir mahkûmiyet kararı veya hüküm çıkmadan önce, ödeyecekleri kefalet ve çekecekleri hapis cezalarıyla ilgili çeşitli bağışlarda ve vaatlerde bulunurken,
Tüm bunlar, bu krallığın bildik yasalarıyla, tüzükleriyle ve özgürlüğüyle bütünüyle ve doğrudan çelişirken,
Adı geçen, son Kral II. James tahttan çekildiği için tahtın boşta kalmasından sonra (Yüce Tanrı tarafından bu krallığı papacılıktan ve keyfi yönetimden kurtarmak amacıyla yüce elçisi seçilen) Orange Prensi Hazretleri, (ruhani ve dünyevi lordların ve Avam Kamarası’ndaki çeşitli önde gelen kişilerin tavsiyeleri üzerine) dinlerinin, yasalarının ve özgürlüklerinin yeniden yok edilme tehlikesine düşürülmemesi için bir kurum kurmak üzere kendilerini temsilen parlamentoya yollanmayı hak edebilecek, bin altı yüz seksen sekiz yılının12 Ocak ayının 22. günü Westminster’da buluşup toplantı yapabilecek kişiler seçmeleri için Protestan olan ruhani ve dünyevi lordlara mektuplar yazdırmışken ve çeşitli idari bölgelere, şehirlere, üniversitelere, kasabalara ve liman gruplarına da başka mektup yazdırmışken; bu mektuplara dayanılarak da seçimler yapılmışken,
Böylece yukarda sözü edilen ruhani ve dünyevi lordlar ve Avam Kamarası ilgili mektuplar ve seçimlere göre ulusun tamamının özgürce temsil edildiği bir toplantıda bir araya gelerek, yukarıda sözü edilen amaçlara ulaşmak için en iyi yolları bulmak üzere ciddi düşüncelerini göz önünde bulundurarak ilk olarak, atalarının buna benzer bir durumda yaptıkları gibi, eski hak ve özgürlüklerini doğrulamak ve eski hakları ve özgürlüklerini açıklamak üzere aşağıdakileri ilan etmişlerdir:
Parlamentonun onayı olmadan kralın yetkisine dayanarak sözde yasaları veya yasaların yürütülmesini askıya alma gücü yasadışıdır.
Son zamanlarda varsayıldığı ve uygulandığı gibi, kralın yetkisine dayanarak, sözde yasaları ve bu yasaların yürütülmesini gereksiz kılma gücü yasadışıdır.
Son “Kilise Yetkileri Mahkemesi’nin” kurulması için çıkarılan emirname ve benzeri ihtivadaki diğer tüm emirnameler ve mahkemeler yasadışı ve zararlıdır.
Ayrıcalık bahanesiyle, parlamentonun onayı olmadan kabul edildiğinden ya da edileceğinden daha uzun bir süre için ve başka bir biçimde tahtın yararına vergi toplamak yasadışıdır.
Krala dilekçe yollamak kişilerin hakkıdır ve bu dilekçeler sebebiyle yapılan suçlamalar ve davalar yasadışıdır.
Parlamentonun onayı olmadığı sürece barış zamanında krallık sınırları içerisinde sürekli bir ordunun kurulması ve hazır bulundurulması yasaya aykırıdır.
Protestan olan kişiler koşullarına uygun bir şekilde ve yasanın izin verdiği şekilde savunmaları için silah taşıyabilir.
Parlamento üyelerinin seçimi serbest olacaktır.
Konuşma özgürlüğü ve parlamentodaki tartışmalar ve işlemler parlamentodan başka hiçbir yerde ya da mahkemede suçlama ya da sorgulama konusu yapılmamalıdır.
Gereğinden fazla kefalet gerekli olmamalı, aşırı para cezaları verilmemeli ve acımasız ve alışılmışın dışında cezalar uygulanmamalıdır.
Jüri üyeleri gerektiği gibi jüriliğe seçilmeli ve yeniden seçilebilmelidir. Vatana ihanet davalarında jüri üyeliği yapanlar mülk sahibi olmalıdır.
Belirli kişilerin hükümden önce bütün bağışlar ayrıca para cezası ve haklarını kaybetmesiyle ilgili söz verilmesi yasadışıdır ve gereksizdir.
Parlamento, şikâyetlerin giderilmesi, yasaların düzeltilip güçlendirilmesi ve korunması amacıyla sık sık toplanacaktır.
Bütün mülklerin ve her bir mülkün tartışmasız hak ve özgürlükleri olmasını ve sözü geçen mülklerde bulunan insanların zararına sebep olacak hiçbir beyan, hüküm, işlem veya davanın bundan böyle hiçbir şekilde sonuca vardırılmamasını iddia, talep etmekte ve bunda ısrar etmektedirler. Hak taleplerinde Orange Prensi Hazretleri’nin bildirisi tarafından tam bir telafi ve çare elde etmenin tek yolu olarak özellikle desteklenmektedirler. Bu nedenle, sözü geçen Orange Prensi Hazretleri’nin bu zamana kadar kendisi tarafından geliştirilmiş kararı düzelteceğine ve burada belirtilen haklarının çiğnenmesine ve dinleri, hakları ve özgürlüklerine yapılan diğer saldırılara karşı hâlâ korunacaklarına güvenleri sonsuzdur. Sözü geçen ruhani ve dünyevi lordlar ve Avam Kamarası Westminster’da toplanmıştır ve Orange Prensi ve Prensesi William ve Mary’nin kendi yaşamları ve vârislerinin yaşamı boyunca sıralanacak krallık ve dominyonların tahtını ve asil onurunu korumak üzere İngiltere, Fransa, İrlanda, ayrıca sahip oldukları dominyonların kralı ve kraliçesi olduklarına ve öyle ilan edileceklerine, krallık gücünün yegâne ve tam icrasının ortak yaşamları boyunca sözü geçen prens ve prenses adına Orange Prensi’nde olmasına ve onun tarafından uygulanmasına ve vefatlarının ardından bahsi geçen krallık ve dominyonların tahtı ve asil onurunun bahsi geçen prensesin vücudunun vârislerinin bu durumda Danimarka Prensesi Anne ve onun bedeninin vârislerinin ve yine bu durumda bahsi geçen Orange Prensi’nin bedeninin vârislerinin olmasına karar vermiştir. Ruhani ve dünyevi lordlar ve Avam Kamarası sözü geçen prens ve prensesin de aynı şekilde kabul etmesi için dua etmektedir. (…)
Sözü geçen Majestelerinin bahsi geçen ruhani ve dünyevi lordlar ile Avam Kamarası’nın kararı ve isteğine uygun şekilde İngiltere, Fransa, İrlanda krallıklarının ve onlara ait dominyonlarının tacını ve asil onurunu kabul ettikleri bahsi geçen bildiride bulunmaktadır. Majesteleri, sözü geçen iki kamaranın, yani ruhani ve dünyevi lordlar ile Avam Kamarası’nın toplanmasından ve Majestelerinin asil eşliğinde krallığın dini, yasaları ve özgürlüklerinin çözüme kavuşturulması için etkili bir karar çıkarmasından memnuniyet duymuştur. Böylece gelecekte yeniden yok edilme tehlikesinde olmayacaklardır. Sözü geçen ruhani ve dünyevi lordlar ile Avam Kamarası bunu kabul etmiş ve uygun bir şekilde hareket etmeye devam etmiştir.
* English Historical Documents, düzeltme Andrew Browning, Oxford University Press, London, Eyre & Spottiswoode, 1953, VIII, 122-124, 126.