I. Cilt
( - 1350)

II. Cilt
(1350 - 1650)

III. Cilt
(1650 - 1800)

IV. Cilt
(1800 - 1970)

Hıristiyan’ın Kitabı*

Richard Baxter

Richard Baxter (1615-91), dinde birlik adına İngiltere Kilisesi’ne bağlı kalmayı seçmiş, önde gelen bir Püritendi. Hıristiyan’ın Kitabı (1673) adlı eseri, “birlikte bir Püriten Summa Theologica ve Summa Moralis” idi. Bu eser Etik, İktisat, Din ve Politika olmak üzere dört bölüme ayrılmıştı ve eserin amacı işadamları ile erkeklere mesleklerinde ve “ticari işlerinde” pratik önerilerde bulunmaktı. Bu eser, Kidderminster’de Baxter’in cemaatinin üyelerinin kendisine uygulamaya yönelik sordukları soruları cevaplamak amacıyla yazılmış olabilir.

Tembellikten sakın ve Tanrı’ya acilen kulluk etmediğin vakitlerde meşru ticaretinde işine gayretle sarıl. Davut, tembellik ve aylaklıkta o şehvet kıvılcımlarına yakalandı; zor zamanlarında ve asker iken uzak kalabilmişti şehvetten. Tembellik şehvetin toprağı, ekinidir; şehvete sunulan bir fırsattır. Aylak insan Şeytan’a götüren okula gitmiştir: O kişi bütün işleri bir tarafa bırakır, Şeytan ona kötülüğü öğretecek, kötülükle yaklaşacak, onu kötülüğe sevk edecek vakti bulsun diye. Onun şehvani şeyler düşündüğünden, namussuzluğa, yemeye içmeye, zevke sefaya daldığından şüphe mi duyarsınız? Neden? Çünkü yapacak başka bir şeyi yoktur. Oysa ki işine sarılmış bir insanın bedeni gevşekleşmeye, ahlaksızların kadınsılığına karşı katıdır, onu hizaya getirir. Aklı da daha güzel şeylerle dolu ve meşguldür: Bedenini ve aklını boş bırakma ki, cezbedici fena şeyleri düşünmesin yahut onlarla ilgilenmesin. Hierome’nin dediği gibi: Facito aliquid operis, ut semper Diabolus inveniat te occupatum (Daima bir şeylerle meşgul ol ki, Şeytan geldiğinde seni hiç boş bulamasın). Bedenimi rahat etsin diye işine ara verip de bedenine boyun eğme. Erken uyan, geç yat, gün boyunca kendine lüzumlu bir iş edin: Gittiği yere kadar kendine bir iş edin ve onunla öyle meşgul ol ki, yapabilecekken dahi bedenine düşkünlük gösteremeyesin. Zira eğer sen ihtiyacın baskısını hissetmezsen, Şehvet boşluğundan yararlanır, bedenin de güdüyü hissetmezse kendini bırakır. Bu yüzdendir zenginlerin ve boş gezenlerin fakir işçilerden daha şehvetli ve iğrenç olmaları.

***

Elindeyse uykunun miktarını iyi ayarla ki kıymetli sabah saatlerini yatağında miskin miskin harcamayasın. Uykunun miktarı sağlığına ve işine uygun olsun, bedensel sümsük zevklerine değil. Ortalama altı saat, sağlıklı insanların, yedi saat daha az sağlıklı olanların, sekiz saatse genellikle daha güçsüz ve yaşlı olanların uyku ihtiyacını karşılar. Sabah vakti bütün işlerimiz için günün en değerli vaktidir, özellikle vakti dar olan hizmetçiler bu vakti mümkünse dua etmeye ayırmalıdır, yoksa başka vakit bulamazlar.

(…) İşinin gereklerini zahmet çekerek ve gayretle yerine getir. Bundan pek çok fayda edinirsiniz. 1. Bedeninin rahatından vazgeçemeyenler gibi miskin ve bedeninizin kölesi olmadığınızı gösterirsiniz ve de boşluk ve aylaklığın beslediği tüm bedensel şehvet ve arzuları aşağılamış olursunuz. 2. Aylakların akıllarına doluşan boş düşünceleri zihninizden uzak tutarsınız. 3. Değerli vaktinizi boşa harcamaktan kaçınmış olursunuz ki bu, aylakların her gün işlediği bir suçtur. 4. Tembeller sürekli bunu ihmal edip günah işlerken siz Tanrı’ya itaat etmiş olursunuz. 5. İş vaktinde işinizle yakından ilgilenirseniz mübarek işleriniz için daha fazla vaktiniz olur; oysa başıboşların ne dua etmeye ne de okumaya vakti vardır, çünkü onlar bu vakti oyalanarak harcar, üstelik bugünün işini de yarına bırakırlar. 6. Kendiniz ve aileleriniz için rahatlık vermesini ve onların ihtiyaçlarını giderebilmeyi Tanrı’dan bekleyebilirsiniz; tembeller ise kendi kendilerine muhtaçtır, kendi istekleriyle ayartmalar deryasına dalarlar, iyilik edecekleri birileri de yoktur. 7. Bu, bedeninizin sıhhatine de iyi gelecektir, bu şekilde bedenleriniz ruhunuza kulluk etmeye daha elverişli olur. Halbuki tembellik, vakti, sıhhati, varlığı, aklı, fazileti, her şeyi öldürür.

(…) Zamana büyük saygı duy; altın ya da gümüşünü harcamamaya dikkat etmekten ziyade vaktini hiç boşa harcamamaya itina göster: Eğlencelere, ziyafetlere, boş laflara, faydasız dostlara, uykuya yenik düşerseniz onlar vaktinizi çalmaya çalışan ayartıcı olurlar, ona göre dikkatinizi artırın ve onların karşısında azimle durun. Hırsızlardan ve soygunlardan kaçmaya çalıştığınızdan daha ziyade vaktini çalabilecek kişilerden, işlerden ve hayat tarzından kaçınmaya uğraş. Zamanı telafi etmek için asla tembellik etmemeye çalışmakla kalmayıp yapabileceğin en büyük hayrı yap, daha iyisi varken azıyla yetinme.

Kararında ve şükrederek yiyip iç; sıhhatin uğruna, faydasız zevkler uğruna değil.

***

Tanrı’ya en iyi şekilde kulluk edebileceğin düzgün bir iş dışında bir meslekle uğraşmadığından emin ol. Sakatlık gerçekten karşı durulamayan bir özürdür. Bunun haricinde hiç kimse miskince yaşamamalı, eğlence gibi ufak tefek işlerle ya da öylesine sefa sürmemelidir. Ancak gücü yeten herkes düzgün, normal, Tanrı’nın istediği ve herkes için hayırlı bir işle uğraşmalıdır. Soru: Varlıklı olmak bizi bundan muaf tutmaz mı? Cevap: Refah, sizi kirli işlerden uzak tutabilir fakat en fakir adamın mazur görüldüğünden daha fazla mazur görülemezsiniz, iş ve hizmet ne olursa olsun, Tanrı en çok verdiği için en azı gerektirir diye düşünmüyorsanız şayet. (…) Soru: Sadece kurtuluşumu düşüneceğim diye dünyadan uzak olmaz mıyım? Cevap: Lüzumsuz yere sizi manevi işlerden alıkoyan her türlü dünyevi meselenin ya da işin aşırısından uzak durabilirsiniz: Fakat herkes için hayırlı olacağınız fiziki meşguliyetlerden ve zihin emeğinden uzak kalmazsınız. Kilise ya da devletin her mensubu, Kilise ve devletin iyiliği için elinden geleni yapmakla yükümlüdür: Kamuya yapılan hizmet, Tanrı’ya yapılacak en büyük hizmettir. Bunu ihmal edip de ben dua ve tefekkür edeceğim, demek sanki hizmetçinizin en önemli işinizi yapmayı reddedip işin çok daha kolay kısmına sarılması gibidir: Tanrı da size günlük ekmeğinizi kazanmanız için bir şekilde çalışmanızı, başkalarının sırtından asalak gibi geçinmemenizi emretmiştir. Günahsız Âdem, Cennet Bahçesi’ne onu meyvelendirsin diye konulmuştu: Düşkün insanoğlu da ekmeğini alnının teriyle kazanmak zorundadır (Yaratılış 3:19). Kim ki çalışmaz, onun yemesi yasaklanmalıdır (2. Selanikliler 3: 6, 10, 12). Gerçekten de, tembelliğe bırakıldığında hastalanacak olan bedenimizin sıhhati, beden hastalandığında kendisi de hastalanacak olan ruhlarımızın kurtuluşu için çalışmak lazımdır bize: Ve kim ki hiçbir şey yapmayıp dua ve tefekkür eder, çok geçmeden dua ve tefekkür edemeyecek hale gelmiş gibi olacaktır (hastalıktan ya da melankoli yüzünden). Elbette olağandışı güçlü bir bedene sahip değilse.

Vaktini pek dikkatle telafi edenlerden ol, her saat ve dakikanın kıymetini bil ki onu boş yere harcama, elinden geldiğince en iyi ve faydalı şekilde kullan. Bu hususta bir an önce daha ayrıntılı olarak konuşmaya niyetliyim; o nedenle burada başka şeyler eklemeyeceğim.

Seni ayartmaya çalışanların vaktini boşa geçirtmeye ve seni işinden alıkoymaya uğraşacağı engellerden ve seni saptırabilecek durumlardan dikkatle ve azimle kaçın. Koşulduğunuz esas işi bilin, başka uğraşlardan uzak durun: Özellikle Yargıçlar ve Vekiller ile önemli kamu hizmetinde çalışanlar buna kulak vermelidir. Zira eğer çok akıllı ve dikkatli olmazsanız, ayartmaya çalışanlar siz farkına varmadan vazifenizmiş gibi görünen öyle saptırıcı meselelere ve işlere çekecektir ki sizi, neredeyse dünyada faydasız bir adam haline geleceksinizdir. Şu ya da bu ufak tefek işi yapmak, şu ya da bu dostu ziyaret etmek ya da onunla görüşmek, o ya da bu nezaketi göstermek zorunda kalacaksınız; öyle ki, bu cüzi şeyler yüzünden bütün önemli işlerinizden alıkonulacaksınız. Kabul ediyorum, dostlar ihmal edilmemeli, nezaket terk edilmemelidir: Lakin en önemli vazifelerimiz en lazım olanlarıdır, yeri geldiğinde bütün işler önceliği ona vermelidir.

***

Ticari mallarınızla üçüncü sırada ilgilenmek meşru ve münasip olur (yani kamu yararı ve kendi şahsi ruh ve beden sağlığınızdan sonra). Zira şöyle denmiştir: Zengin olmak için çalışmayın (Süleyman’ın Özdeyişleri 23:4). Bunun anlamı şudur: Esas amacınız zengin olmak olmasın. Bedeni ilgilendiren amaçlar için zenginlik aramak nihai emeliniz olmamalıdır. Fakat daha yüce amaçlar uğruna bunları amaç edinebilirsiniz. Mesela amacınız başarıyla meşru kazanç elde etmekse, bu şekilde çalışabilirsiniz: Sizler, ustalığınızı ve becerinizi geliştirmekle yükümlüsünüz. Fakat bu durumda gayeniz Tanrı’ya daha iyi kulluk etmek, sahip olduklarınızla daha çok iyilik yapmak olmalıdır. Eğer Tanrı size başka yollardan meşru olarak daha fazla kazanç sağlayabileceğiniz bir yol gösteriyorsa (ruhunuza ve başkalarına yanlış yapmamak kaydıyla), siz de bunu reddeder ve daha az kazançlı olan yolu seçerseniz, işinizin amaçlarından birine karşı gelmiş, Tanrı’nın Uşağı olmayı ve ihsanını almayı ve gerektiğinde bu ihsanı onun için kullanmayı reddetmiş olursunuz. Tanrı için zengin olmak için çalışabilirsiniz, beden ve günah için değil.

* Richard Baxter, Hıristiyan’ın Kitabı, Londra, Robert White, 1678, I. cilt, s. 111, 336, 378; II. cilt, s. 77–9.

Bu platformun teknik altyapısı Zekare Bilgi Teknolojileri tarafından sağlanmaktadır.