Calvin’in Hayatı*
Fransız hukukçu ve ilahiyatçı olan Theodore Beza (1519–1605), Cenova Kilisesi’nde Calvin’in meslektaşı ve takipçisi idi. Epistolae et Responsa adlı eserinde, Calvin’in bebeklerin vaftiz edilmesine karşı çıktığı ve Üçleme’nin (Teslis) öğretilerini inkâr ettiği için Cenova’da kazığa bağlanarak yakılan tanrıtanımaz Michael Servetus’u suçlamasını, Servetus’un Basel’de Yunanca profesörü Sebastian Castellio ve Üniteryen Lelio Sozini gibi liberaller tarafından savunulmasını, Kâfirlik Üzerine (1554) adlı eserinde Calvin’i kendisinin de desteklediğini anlatır. Beza’nın yazdıklarının başlarında adı geçen “fitneciler”, güçlü Perrin ailesi tarafından yönlendirilen hoşnutsuz kimseler idi; bu kişiler Calvin’in katı yönetimi altındaki şehri tedirgin etmekteydiler.
1553’te, fitnecilerin son raddeye tırmanmakta olan garezi o kadar taşkındı ki, sadece Kilise’de değil, cumhuriyetin kendisinde de ciddi tehlike çanları çalıyordu. Yaygaralar koparıp gözdağı vererek, uzun lafın kısası, iyilerin hürriyetini baskı altına alarak öyle yayılmışlardı ki, senatörlerin atanmasına dair kadim fermanları bile değiştirdiler, (bu konuda iyi kimseler kendilerini sağlama almak için daha fazla çaba gösterdiler, Tanrı da onlardan yardımını esirgemedi) kimilerini senatodan attılar, yurtdışına sürgün edilenlerden korktuklarını bahane ederek şehir dışına çıkarlarken kılıçları hariç bütün silahlarını ellerinden aldılar. Durum öyle bir hal almıştı ki, hiçbir şey uzun süredir propagandasını yapmakta oldukları düzeni gerçekleştirmekten onları alıkoyamaz gibi görünüyordu, zira bütün yetkilere sahip olmuşlardı. Böyle bir zamanda bile Şeytan onlara başka bir fırsat sundu. Kutsal Üçleme’nin, yani bütünüyle Tanrı’nın düşmanı olarak ilan edilen, bu yüzden bütün sapıklıkları barındıran bir canavarı, yüksek mevkili ve uğursuz birini -kastettiğim kişi Michael Servetus’tur- Michael Villanovanus takma adıyla kendini gizleyip doktorluk yaparak yıllarca orada burada dolaştıktan sonra küfürlerini etrafa yaymış, sonra bunları kalın ciltli bir kitap olarak Viyana’da yayımlamış bu adamı attı ortaya. Kitabı basan Arnoldi adında birisiydi, bu kişi Lyons’ta bir kitapçıydı. Düzeltmen dediğimiz de William Guerot adında biriydi, eskiden kendisini Cenovalılar arasındaki fitnecilere adamış olan bu adam birkaç ay evvel zina ve diğer suçlardan yargılanmamak için Lyons’a gitmek üzere Cenova’dan ayrılmıştı. Bu küfür dolu kalın kitabı yayımladıktan ve bu yüzden Viyana’da hapse girdikten sonra nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde kaçtı. Kaderin oyunu mudur; Michael Servetus, Cenova’ya geldi; daha uzakta bir yerlere gitmek için bu şehirden geçme niyeti vardı; eğer uzun zamandır kendisini bilen Calvin onu Tanrı’nın inayetiyle tanımamış olsa idi. Calvin’in yargı makamına verdiği bilgi üzerine hapse atıldı. Sonradan ortaya çıkan itirazlar ve bu itirazlarla ilgili önemli meseleler, bunları açıklama maksadıyla yayımlanmış olan bir eserde etraflıca anlatılmaktadır. Bütün bu olayların sonucunda, bu terk edilmiş adam (ki fitneciler arasından, sonradan Pretorların denetçisi olan birinin onun kulağına bir şeyler fısıldayarak günahkârlığını doğruladığı söylenir) kibirli küstahlığı yüzünden kendi kendinin ihanetine uğradı, bütün İsviçre kiliselerinin görüşlerinin onayıyla dinsizlikten ve sonu olmayan küfürlerden suçlu bulundu. 27 Ekim’de bu mutsuz adam hiçbir tövbe belirtisi göstermeksizin canlı canlı yakıldı. (…)
Bütün sene, kötülerle çekişip hem öğreti hem de disiplini müdafaa etmekle, her yerde de refah ile geçti; dindar Kral Edward’ın ölümüyle sadece İngiltere’nin değil, bütün Hıristiyan kiliselerinin aldığı yarayı saymazsak. İşte bu sene, öylesine gayretli bir öğrenci olan Calvin, Yuhanna üzerine yazdığı büyük Tefsir’ini yayımladı. Burada ben (keşke sebepsiz yere olsa idi) Servetus’tan, tecrübeleriyle konuşan kadim pederlerin iki başlı canavar Samosatenus ile İskenderiyeli Arius hakkında yazdıklarından, yani onların neden olduğu, sonradan Hıristiyanlığın bütün kiliselerinin alev aldığı o yangınlardan bahsetmek isterim. Sırf tarikatçı olduğu için değil, sözle ve yazıyla tam otuz yıl boyunca cenneti de, dünyayı da kirletmiş olduğu iğrenç küfürleri barındıran dinsiz bir canavar olduğu için Servetus’a cezası Cenova’da en layık olduğu şekilde verildi. İlkin Polonya, sonra Transilvanya ve Macaristan’ı ele geçiren alevlerin, Şeytan’ın etkisini ne kadar artırdığını söylemek bugün bile mümkün değildir. Korkarım ki bu etki buralardan ötelere de gitmiş olabilir. Aslında Servetus’un şeytani bir ruhun etkisindeyken kehanette bulunduğu düşünülebilir; Mahşer’den (Apokalips) bir bölüm alıp klasik yöntemiyle bu parçayı yorumlarken, bunu kitabının başına şöyle yerleştirmişti: “Cennette büyük bir yangın vardı – Mikael ile melekleri ejderhaya karşı savaşıyordu.” (…)
Kâfirlerin cezalandırılmasıyla ilgili propagandalar yapılmaya başlandığında, bu bedbaht adamın külleri nerdeyse hiç soğuyamadı. Bazılarına göre kâfirlere baskı yapılabilirdi, ancak onların ölüme mahkûm edilmesi adil değildi. Ötekilere göre, güya sapık düşüncelerin doğası Tanrı’nın kelamından açıkça anlaşılamazmış, ruhani reislerin yargılamaları meşruymuş gibi kâfirlerin sadece Tanrı’nın yargısına bırakılması gerektiğini öne sürüyorlardı. Farklı bir görüşü benimserlerse, ilahi olana karşı zorbaların zalimliklerini onaylıyorlarmış gibi görünmekten korktuklarından bu fikir bazı iyi insanlar tarafından bile savunuldu. Bu fikrin başlıca yardakçıları (ki onlar bu şekilde kendi durumlarına mazeret göstermekteydiler) Sebastian Castellio ve Laeus Socinus’tu. Laeus Socinus daha gizliyken Sebastian Castellio daha aleni idi; savunduğu tezini, çevirisini yaptığı, daha doğrusu, aslından saptırdığı mübarek kitapların başına eklemiş, İlahi Sözleri apaçık yetkilerinden aleni bir şekilde yoksun bırakmaya çalışmış, sanki bizleri sözde kusurları olan yazılı kitabımızdan saptırmak amacını açıkça güdüyormuşçasına Korintlilere Birinci Mektup Üzerine Açıklamalar adlı eserinde Pavlus’un dört dörtlük çömezlerine (onların kim olduklarını ben de bilmem) dinle ilgili olarak yazılarındakine göre anlaşılması daha güç şeyler anlattığını öne sürmüştü. Calvin 1554 yılının başlarında Servetus’un öğretisini tamamen çürütmüştü, bütün meslektaşları da ona katılmaktaydı. Calvin ilgili araştırmalara dayanarak kâfirlerin cezalandırılması görevinin neden ve nereye kadar yargıçlara ait olduğunu gösteren sebepleri de ilave etmişti. Bu adamlar, bazen Kilise Babalarının yazdıklarından, kısmen de bellibaşlı fanatiklerin eserlerinden, en olmadı, adı sanı bilinmeyen birinden sözde alıntılar arayıp bularak ıvır zıvır yazılarla ona karşı çıktılar. Bu döküntüler Martin Bellio diye bir adam tarafından kaleme alındı. Aslında o Castellio’nun ta kendisiydi, her ne kadar olmadığına yeminler etse de. Orada basıldığı söylenen şehrin adı bile uydurmaydı. Calvin çok daha iyi bir işle meşgulken, yani Yaratılış üzerine Tefsir’i ve diğer eserlerini yazarak -ki bu eserlerden ileride bahsedeceğiz- Kilisesini tehdit eden tehlikeleri defetmeye çalışırken onu bu beladan kurtarma gayesiyle, sırf bu yanlışlıkları içermekle kalmayıp içinde daha bir sürü sapık düşünce kaynayan hakaret niteliğindeki bu esere bendeniz bir cevap yazdım.
* John Calvin’den Yenilenmeye Dair Risaleler, çev. Henry Beveridge, Edinburgh Printing Company, 1844, 1. cilt, s. LX-LXI, LXIV-LXVI.