Ayinler ve Rahiplik Hakkında*
(...) Augustine der ki (Contra Faust, XIX): Doğru veya yanlış, görünür işaretlerle ve ayinlerle birleştirmek haricinde, insanları tek bir dini mezhep altında birleştirmeye imkân yoktur. Ancak kurtuluş için tüm insanların tek gerçek dinde birleşmesi gerekir. Bu nedenle, ayinler insanoğlunun kurtuluşu için gereklidir.
Benim buna cevabım, insanoğlunun kurtuluşu için ayinlerin üç nedenden dolayı gerekli olduğudur. İlk neden, maddi unsurlar tarafından yönlendirilen ve ruhsal ve sezgisel unsurlara duyarlı insan doğasının durumudur. Herkese durumuna uygun olanı vermek Tanrı’nın takdirine bağlıdır. Bu nedenle ilahi bilgelik insanoğluna “ayin” olarak adlandırılan maddi ve sezgisel işaretler biçiminde uygun kurtuluş yolları sunar.
İkinci neden, maddi unsurlara bağlılığı nedeniyle kendisini günah nesnesi haline getiren insanın durumudur. İyileşme için gerekli olan ilaç, hastalıktan etkilenen bölüme ulaşacak biçimde verilmelidir. Bu nedenle Tanrı’nın insanoğluna belirli maddi işaretler yoluyla ruhsal bir ilaç vermesi uygundur; çünkü insanlara ruhsal unsurlar üzeri örtülmeden verilirse, maddi dünyadaki unsurlarla dolu aklı bu ruhani unsurları kendisine uygulayamaz.
Üçüncü neden, insanoğlunun faaliyetlerini genelde maddi hususlara yöneltmeye eğilimli olmasıdır. Bu nedenle insanları bedensel faaliyetlerden tamamen uzaklaştırmak çok zor olduğundan ayinlerde insanlara bedensel hareket fırsatı da sunulmaktadır; böylece iblislere ibadet etmeye yönelik batıl inanış pratiklerinden ve günahkâr fiiller içeren zararlı faaliyetlerden uzak durma yönünde eğitilebilirler.
(...) Şöyle yazılmıştır (Matta, 16:19): Göklerin Krallığının anahtarlarını sana vereceğim.
Ayrıca, her dağıtıcı, dağıttığı şeylerin anahtarına sahip olmalıdır. Kilisenin papazları 1. Korintliler, 4:1’de söylendiği üzere, ilahi sırların dağıtıcısıdır. Bu nedenle anahtarlar onlarda olmalıdır.
Benim buna cevabım şudur: Maddi dünyada anahtar bir kapıyı açmak için kullanılan bir alettir. Krallığın kapıları, hem lekeleyen hem de ceza borcuna neden olan günahlar nedeniyle bize kapalıdır. Burada bu engeli kaldırma gücüne anahtar adı verilmektedir. Bu güç Kutsal Üçleme’nin hükmü altındadır; bu nedenle bazıları anahtarın Tanrı’nın hükmü altında olduğunu söyler. Ancak Hz. İsa, Çile’sindeki erdem sayesinde bu engeli kaldırma ve kapıyı açma gücüne sahipti; bu yüzden bazıları mükemmeliyetin anahtarının O’nda olduğunu söylerler. Kiliseyi oluşturan ayinler Hz. İsa çarmıhta uyurken17 O’ndan gelmiş olduğu için Pasyon’un [Hz. İsa’nın çilesi] faydası Kilise ayinlerine dayanır. Bu yüzden yukarıda bahsedilen engellerin kaldırılması konusunda ayinleri yürüten Kilise papazlarına da belirli bir güç bahşedilmiştir; bu güç kendi güçleri olmayıp ilahi bir güçtür ve Hz. İsa’nın Çile’sine dayanır. Bu güce mecazen “Kilisenin anahtarı” denir ve bu güç papazların elindeki anahtardır.
(...) Ambrose der ki (De Poenit., I): Bu hak, yani bağlama ve çözme hakkı, sadece rahiplere verilmiştir.
Ayrıca anahtarın gücünü alan kişi, insan ile Tanrı arasına yerleşir. Ama bu hak sadece rahiplere verilmiştir, onlar Tanrı’ya ait olan şeyler üzerinde takdir yetkisine sahiptir; günahlar için hediyeler ve kurbanlar sunabilirler (İbraniler, 5:1). Bu nedenle sadece rahipler anahtara sahip olabilir.
Benim buna cevabım şudur: İki çeşit anahtar vardır. Biri günahları affederek ve cennetin girişindeki engelleri kaldırarak doğrudan cennete ulaşır, buna “ilahi buyruğun anahtarı” denir. Bu anahtar sadece rahiplerde mevcuttur çünkü sadece onlar doğrudan Tanrı’ya ait şeyler üzerinde takdir yetkisine sahiptir. Diğer anahtar doğrudan değil, Kilise’nin Askerleri [yaşayan tüm Hıristiyanlar] aracılığıyla cennete ulaşır. Bu anahtarla kişi Kilise’nin Askerleri kardeşliğine kabul edilirse beraat eder ve cennete ulaşır yahut kardeşlikten uzaklaştırılır ve afaroz edilir. Bu zahiri mahkemedeki yargı anahtarıdır; bu nedenle bu anahtar başdiyakozlar, seçilmiş piskoposlar ve afaroz etme yetkisine sahip olan ancak rahip olmayan diğer kişilere de verilir. Bu doğrudan cennetin anahtarı değildir, yine de aynı güce sahiptir.
* Summa Theologica adlı eserinin İngilizce çevirisinden, II. cilt, s. 2352; III. cilt, s.2626, 2635.