Yahudilerin kökeni tam olarak bilinmiyor. İÖ 1400 ila İÖ 1200 arasına tekabül eden bir tarihte, bir grup göçebe kavim Suriye’nin güneyine, Kenan diye bildikleri bölgeye girdi. Kendilerini (Hz.) İbrahim’in torunu olan ataları İsrail’in (Yakup) adıyla tanıttılar, Yakup’un on iki oğlunun sulbünden olduklarını söylediler. Temas kurdukları insanlar (halklar) zaman içinde onlara İsrail’in on iki oğlundan biri olan Yahuda’dan mülhem, Yahudi demeye başladılar. Yahudiler, Kenan’a, Mısır’da birkaç yüzyıl yaşamış olduklarını anlatan bir de gelenek getirmişlerdi. Kadim söylencelerinden bazıları, Mısır’dan Tanrı’nın mucizevi müdahalesi sayesinde çıktıkları, Tanrı’nın Kenan’ı Hz. İbrahim’e ve onun meşru soyundan gelenlere anayurt olarak bizzat vaat ettiği hususunda ısrarlıydı.
Kenan’da, Kudüs civarındaki dağlık bölgelere yerleşen Yahudiler, İÖ 1000’li yılların başından itibaren zengin ve etkili bir devlet haline gelmeye başladılar. Kralları Davut ve Solomon’un (Hz. Süleyman) yönetiminde komşularının zayıf devletler olmasından ve Fenikelilerin Akdeniz kıyısındaki zengin ticaret imkânlarından yararlandılar. Ne var ki, İÖ Dokuzuncu ve Sekizinci yüzyıllarda Orta Doğu’nun büyük güçleri arasında yeniden başlayan mücadelede, kendilerini Mezopotamya’nın Babillileri ve Asurluları ile Nil Vadisi’nin Mısırlıları arasında sıkışmış buldular. Söz konusu güçlü devletler, aralarındaki bölgenin kontrolü için savaşmaktaydı ve Kenan, bu bölgenin önemli bir parçasıydı. Orta Doğu siyasetinin bu girdabında, kendi iç sorunlarıyla da uğraşan Yahudiler, Filistin için savaşan taraflardan bazen biri, bazen de diğeriyle ittifak yapmayı seçti. Nitekim Solomon’dan sonra krallıkları kuzeyde İsrail, güneyde daha küçük bir krallık olan Yahuda olmak üzere ikiye bölündü. Bu iki krallık çoğu kez birbirinden bağımsız siyaset izledi. Bu tutum, İÖ 722’de, Asurlular, İsrail; İÖ 586’da da Babilliler, Yahuda Krallığı’nı ele geçirinceye kadar artarak devam etti. Sonunda, kuzeydeki krallık, yani İsrail’in Yahudileri, Asurluların geride bıraktığı fakir halk dışında tarihten silindi. Güneydeki krallığa, Yahuda’ya gelince, halkının büyük bir kısmı, İÖ 539’da Perslerin Babil’i fethetmesini müteakip Filistin’e döndü. Ancak, bağımsızlıklarını sürdürmeleri kolay olmadı. Perslerden Yunanlılara (İÖ 333-63) ve Romalılara (İÖ 63-İS 70) kadar bir dizi gücün fethine boyun eğmek zorunda kaldılar. Ve Yahudi tarihi -İÖ İkinci yüzyılın ortalarında Makabilerin yönetimi altındaki kısa dönem hariç- bağımlı ve haraç ödeyen bir halkın tarihinden ibaret kaldı. Antik Yahudi devletine, İS 70’de, Kudüs’teki büyük tapınağı yerle bir eden Romalılar son verdiler. (J.S.)