Yirminci Yüzyılın Mitosu*
Adolf Hitler’in Kavgam’ının yanı sıra, Alfred Rosenberg’in çok satan kitabı Yirminci Yüzyılın Mitosu (1930), Nazi dünya görüşünün en yetkin eserleri arasında yerini almıştır. Estonya doğumlu Rosenberg (1893-1946), 1917’ye kadar Moskova’da mimarlık eğitimi görmüş, daha sonra gittiği Münih’te Nazi partisine katılmıştır. Parti gazetesinde yayın yönetmenliği yapan Rosenberg, daha sonra Nazi hükümetinde de önemli görevlerde bulunmuştur.
Bütün güç mücadeleleri, içteki çöküşün dıştaki ifadeleridir. 1914’ün bütün devlet sistemleri, tıpkı toplumsal, dini ve felsefi dünya görüşleri ve değerleri gibi, çoktan yıkılmıştır. Hiçbir yüksek ilke, hiçbir yüce fikir, insan hayatını karşı konulmaz şekilde yönetmez. Grup gruba, parti partiye, milli değerler uluslararası hükümlere ve hissizleşmiş emperyalizm yayılan pasifizme (barışseverliğe) karşı mücadele eder. Ekonomi, devletleri ve halkları altından ağlarla tuzağına düşürür. Finans ilkelleşmiş, hayat kökünden sökülmüştür.
Bütün sahalarda bir dünya ihtilâlinin başlangıcını belirleyen Dünya Savaşı, trajik bir gerçeği göstermiştir: Hayatını feda eden milyonlarca insanın fedakârlığı, orduları kendileri için ölmeye hazır olanlardan daha farklı güçler kazanmıştır. Savaşta ölenler, değersizleşmiş bir devrin felaketine feda edilenlerdir ama onlar aynı zamanda (…) yeni bir günün ve yeni bir inancın şehitleridir.
Ölen kan canlanmaya başlamıştır. Onun mistik tezahürü altında Alman ruhu yeni bir hücre yapısı geliştirmiştir. Geçmiş ve şimdiki zaman, yepyeni bir ışıkta görünmüş ve gelecek için yeni bir görev ortaya çıkmıştır. Bundan böyle tarihin ve geleceğin görevi, sınıfa karşı sınıf mücadelesi, seküler itikada karşı dini dogma mücadelesi değildir. Kanın kanla, ırkın ırkla ve halkın halkla birleşmesidir. Bu, ruh değeriyle ruh değerinin mücadelesi anlamına gelmektedir.
Tarihin ırksal yorumu, çarçabuk aşikâr olacak bir anlayıştır. Saygıdeğer insanlar, zaten ona hizmet eder. Çok uzak olmayan gelecekte yük arabacıları, yenidünya resminin binasını tamamlayabileceklerdir.
Ancak, yenidünya resminin ardındaki itici güçler olan ırksal ruhun değerleri henüz tam bilinçli hale gelmemiştir. Ruh, içeriden görülen ırk demektir. Ya da bunun tam aksi bir ifade ile söylersek, ırk ruhun dış görünüşüdür. Hayatı ırksal ruha uyandırmak, onu en yüksek değer olarak görmek ve devlet, sanat ve dindeki diğer değerlere kendi organik yerlerini ırksal ruhun egemenliği altında tayin etmek demektir. Bu, yüzyılımızın görevidir: Yeni bir hayat mitinden yeni bir tip insan yaratmak. Bu görev cesaret gerektirir; her bir bireyin, bütün bir yeni neslin ve elbette, gelecek birçok neslin de cesareti gereklidir. Kaos, hiçbir zaman korkaklar tarafından uzaklaştırılmadığı gibi, yeni bir dünya da hiçbir zaman güçsüzler tarafından kurulmamıştır. Her kim ileri gitmek isterse ardındaki köprüleri yakmalıdır. Her kim büyük bir yolculuğa çıkarsa eski evinin mobilyalarını ardında bırakmalıdır. Her kim yüce olan için gayret gösterirse daha az ideal olanı bırakmalıdır. Gelecek ilk Alman Devletinin yeni insanı, bütün şüphe ve sorulara karşı sadece tek bir cevabı bilir: Bunu yapmaya kararlıyım!
Bugün yeni bir inanç doğmaktadır: Kan miti- kanı savunmanın insanın ilahi tabiatını savunmak olduğu inancı. Kuzey Avrupalı kanının, eski ayinlere üstün gelen ve onların yerine geçen gizemi temsil ettiğine dair olan ve en sarih bilgide vücut bulan inanç.
(…) Alman Avrupa, dünyaya insanoğlunun en parlak idealini sunmuştur: Karakterin değerini bütün ahlakın temeli olarak öğretme. Kuzey Avrupalı tabiatın en yüksek değerlerine, vicdanın özgürlüğü ve haysiyet fikrine övgünün zafer şarkısı...
Bu bilgi, yeni bir dünya görüşünün, yeni bir eski devlet teorisinin temeli; insanların aşağı düzende gasp edilen hâkimiyetini devirmek ve hayatın tüm adımlarına nüfuz eden farklı bir ahlak oluşturmak için bize tek başına güç verecek olan yeni bir hayat algısının mitidir.
Bir ırkın, bir halkın hayatı, ne mantıklı olarak gelişen bir felsefe ne de doğa yasalarına göre çözülen bir süreçtir; esrarengiz/mistik bir sentezin ifadesi, rasyonel süreçlerle açıklanamayacağı gibi sebep-sonuç analizleriyle de anlaşılabilir hale getirilemeyecek olan ruhun bir faaliyetidir.... Son tahlilde, resmi rasyonel eleştirinin ötesine geçen her felsefe, bilgiden çok bir doğrulamadır; manevi ve ırksal bir doğrulama, karakterin değerlerinin doğrulaması.
Ne tarih ne de kahramanlarımızın zayıflıkları örtbas edilmelidir fakat onları aşan ebedi mitsel unsurlar fark edilmeli ve belirlenmelidir. Böylelikle, büyük ruhlar dizisi doğacaktır: Odin, Siegfried, Widukind, II. Frederick, Eckhart, Vogel-weide, Luther, Büyük Frederick, Bach, Goethe, Beethoven, Schopenhauer, Bismarck. (…) Bu yeni değerlendirmeye hizmet etmek, gelecek Devletin okullarının misyonudur. Değerlendirmeyi bütün Almanlara açık hale getirmek, gelecek on yıllardaki tek değilse de en büyük görevdir. Ancak okullar, Almanlara ait bir gelecek düşleyen iyi bir Alman tarihi öğretmenini halen beklemektedir. Mit hayat bulunca, o öğretmen de gelecektir.
* Alfred Rosenberg: Yirminci Yüzyılın Mitosu, s. 1-2, 114-15, 117-18, 629. 1930.