I. Cilt
( - 1350)

II. Cilt
(1350 - 1650)

III. Cilt
(1650 - 1800)

IV. Cilt
(1800 - 1970)

Tarihsel ve Eleştirel Sözlük*

Pierre Bayle

Pierre Bayle (1647-1706), Güney Fransalı bir Huguenot vaizinin oğlu olarak dünyaya geldi. Toulouse’ta okurken kısa bir süre Katolikliğe dönmüş olmakla birlikte, Kalvinist itikadı zamanla geri gelmiş, bu defa XIV. Louis’nin baskıları nedeniyle Fransa’dan kaçmak durumunda kalmıştır. İsviçre’de ve Almanya’da geçirdiği birkaç yıldan sonra, Hollanda’daki Rotterdam şehrine yerleşir, (1681) tarih ve felsefe öğretmeye başlar. Kuyrukluyıldızın Yansımaları (Various Thoughts on the Occasion of a Comet) adlı eserini tanıttığımız Bayle’in en ünlü çalışması olan Tarih ve Eleştiri Sözlüğü (Dictionnaire Historique et Critique, 1697), birçok özel kütüphaneye girmiş ve Voltaire ve diğer filozoflar için organize Hıristiyanlığa karşı mücadelelerinde kullanılmak üzere materyal sağlamış, On Sekizinci yüzyılın en popüler kitaplarından biri olmuştur. Aşağıdaki bölüm, skandal yaratan makale “David”dendir. Metin yeterince masumdur ama dipnotlar ve açıklamalar çok ateşli materyaller içermektedir ve bunlardan bazıları sonraki nüshalarda yasaklanmıştır.

David

(Bayle, metinde David’in Jesse the Bethlehemite’nin sekiz oğlundan en küçüğü olduğunu söylemektedir, bu onu bir dipnotta aşağıdaki açıklamayı yapmaya sevk etmiştir):

Bazı modern hahamlar der ki: “David ana rahmine düştüğünde, babası Jesse karısıyla yattığını düşünmemiştir ama bakire hizmetçiyle yattığını düşünmüştür.” Ve böylece elli birinci ilahinin beşinci mısrasını açıklarlar ki, bu mısrada David haksızlıklar içinde şekillendiğini ve annesinin onu evlenmeden doğurduğunu onaylamaktadır. (…) O hahamların varsayımları doğruysa, onlar Jesse’nin zina yaptığını söyleyebilir, ancak diğer yandan, dürüstçe karısıyla yattığına inanıyorsa, onun bakire hizmetçisinden çocuk yapmada bir suçu olmadığını da söylemek gerekmektedir, çocuğu olan bakire hizmetçisini elegeçirmiştir… David’in ana rahmine düşüşüyle ilgili olarak hahamların münasebetsizliklerine inananlar, David’i en şöhretli piç yapan başka bir münasebetsiz şeyi kolayca kabul etmiş olurlar. (…)

Bayle, metinde “David’i Goliath’a karşı savaşmaya giderken gören Kral Saul, generaline, ‘Bu genç kimin oğludur?’ diye sorar,” demektedir. Bayle’nin dipnottaki açıklaması aşağıdaki gibidir:

Saul’un o gün David’i tanımamış olması bir şekilde gariptir, zira genç adam, O’na eza veren kara bulutları dağıtmak için birçok defa O’nun önünde müzik aleti çalmıştır. Böylesi bir öykü Thucydides veya Titus Livius’ta bulunabiliyorsa, tüm eleştirmenler oybirliğiyle karar verecektir ki, yazıcılar bu sayfaların sırasını değiştirmiştir; başka bir yerdeki başka bir şeyi tekrarlamıştır veya ya da Yaradan’ın çalışmasına bazı eklemelerde bulunmuştur. Ancak İncil’e dair böylesi şüphelerin kafamızı yormaması gerekmektedir. Yine de bazıları o kadar cesurdur ki, sanki tüm bölümler veya Samuel’in ilk kitabının tüm mısraları başlangıçtaki halleriyle aktarılmamış gibi davranırlar. (…)

Bayle, metinde David’in Kilise’nin kutsal bir oğlu olduğunu, çalışmalarıyla kilise üzerinden harika teselli ışıkları ve dindarlık yaydığını söylemektedir.

“Ama hataları vardı,” denmekteydi ki bu Boyle’yi aşağıdaki dipnotta açıklama yapmak durumunda bırakmıştır:

Tanrı, insanları sınıflandırmayı çok büyük bir günah olarak görür. Uriah’ın karısına duyduğu aşk ve aynı Uriah’ın öldürülmesine neden olan vermiş olduğu emirler, çok utanç verici iki suçtur; ancak o, suçlarının cezasını takdire şayan bir pişmanlıkla ödemiştir; O’nun hayatının bu bölümü inançlı ruhların zihin ve inanç yönünden gelişimine ve öğrenimine azıcık bile katkıda bulunmamaktadır. Bu bize azizlerin zayıflığını öğretir ve bu bir uyumama emridir: Böylece günahlarımıza nasıl hayıflanmak gerektiğini öğreniriz ve bu çok iyi bir örnektir. Bazı eleştirmenlerin, O’nun hayatının başka davranışlarında büyük ayıplamalar hak etmiş olduğunu göstermek için yapmak isteyecekleri açıklamalarıysa bu basımda (1702) yasaklıyorum.

Bu tarz şeylerde bazı kişiler benden daha çok şey öğrenmiş olduklarından, en kabul edilebilir olan bu itirazların kolaylıkla ortadan kaldırılabilir oldukları konusunda beni ikna etmiştir, tabii şunları hatırlarsak, 1. Saul’un hayatı boyunca adil bir kral olmuştur; 2. Ne yapması gerektiği konusunda Tanrı’dan akıl alan büyük Yüksek Rahip onunla birliktedir. 3. Jashua’ya verilen Palastine’in kâfirliğini yok etme emri o zaman hâlâ geçerliydi. 4. Kutsal Kitap’tan alınan birçok başka durumu hatırlarsak, genel olarak düşünüldüğünde kötü görünen ve bugün de öyle olabilecek bir davranışta David’in masumiyetine bizi ikna edebilir.

1697 basımındaki “Dipnot D”de Bayle şöyle yazmıştır, ki bu bölüm daha sonra yasaklanmıştır:

David, krala ait başkentte beraberindeki altı yüz savaşçıdan oluşan küçük bölüğüyle bir süre bulunduktan sonra, bu prense mecbur kalmaktan korkmuş ve O’nu başka bir yere tayin etmesi için yalvarmıştır. Kral, Siceleg şehrine tayin etmiştir. David, savaşçılarını da oraya göndermiştir ve kılıçlarının paslanmasına izin vermemiştir. Onları sıklıkla sefere göndermiştir ve acımadan kadınları ve erkekleri öldürmüştür: Sadece hayvanları canlı bırakmıştır ve hayvanlar dönerken yanında götürdüğü tek ganimet olurdu. Mahkûmların bu sırrı krala anlatabileceğinden korkuyordu, hiç kimseyi beraberinde getirmeyip her iki cinsiyeti de yok etmesinin sebebi buydu. Anlatılmasını istemediği sır, bu tahribatın İsrail topraklarında değil da Kral Gath’ın inanmasını sağladığı gibi, Filistin’in eski halkının topraklarında yapıldığıydı.

Açıkçası, bu davranış çok kötüydü, bir hatayı örtbas etmek için daha büyüğünü yapıyordu. Hâkimiyeti altında olduğu kralı kandırıyordu ve hileleri saklamak için zalimlik yapıyordu. Eğer David’e, “Hangi otoriteyle bunları yapıyorsun?” diye sorulmuş olsaydı, ne cevap verebilirdi? O’nun gibi özel biri, komşu prensin topraklarında kendine bir sığınak bulmuş olan bir kaçak, kendi hesabına savaşmak hakkına sahip midir üstelik ülkenin hükümdarı tarafından görev bile verilmemişken? David’in böylesi bir görevi var mıydı? Kral Gath’ın menfaatinin de, niyetinin de aksine hareket etmemiş midir? Eğer bugün, kökeni ne olursa olsun, özel bir kişi David’in davrandığı gibi davranırsa, kötü bir ün kazanacağı kesindir. En şöhretli kahramanların birçoğunun ve Eski Ahit’in en ünlü peygamberlerin birçoğunun, bazen yaşayan her şeyin kılıçtan geçirilmesini onayladığını biliyorum ve bu sebeple eğer David bazı peygamberlerin emriyle yetkilendirildiyse veya Tanrı O’nun böyle davranmasını istediyse, O’nun insaniyetsizliklerini söylemekten kaçınırım: Ama Kutsal Kitapların sessizliği açıkça göstermektedir ki, her şeyi kendi otoritesini kullanarak yapmıştır. (…)

* Pierre Bayle, Tarihsel ve Eleştirel Bir Sözlük, Londra, C. Harper, 1710, cilt. II, s. 1059-62; Dictionmaire Historique et Critique, Rotterdam, R. Leers, 1697, cilt I.

Bu platformun teknik altyapısı Zekare Bilgi Teknolojileri tarafından sağlanmaktadır.