I. Cilt
( - 1350)

II. Cilt
(1350 - 1650)

III. Cilt
(1650 - 1800)

IV. Cilt
(1800 - 1970)

Tarih Notları*

Joseph Priestley

Joseph Priestley (1733-1804), Fransız ve İngiliz bağımsız düşünürleriyle dostluk kurmuş Hıristiyan bir filozoftur ama ateistlere karşı Hıristiyanları savunmuştur. Ancak, Hıristiyanlık anlayışı, daha önce Locke ve Toland tarafından örneklerle açıklandığı üzere liberaldir. Aynı zamanda deneyci ve ünlü bir kimyager, topluma ayak uyduramayan bir bakan ve liberal bir siyasetçidir. Aşağıdaki bölümler, Tarih Notları [Lectures of History] (1788) ve Hükümetin İlk Prensipleri Hakkında ve Siyasi, Uygar ve Dini Özgürlüğün Doğası Hakkında Bir Deneme, [An Essay on the first Principles of Government, and on the Nature of Political, Civil, and Religious Liberty] (1768) isimli eserindendir.

Tanrı’nın yaptıklarının büyük bölümünde bilge ve zarif bir niyetin sade işaretlerini gördüğümüzden beri, Tanrı’nın bilgeliği ve iyiliğine olan inancımızdan vazgeçmemiz gerektiğini hiç düşünmedik, çünkü doğadaki her görüntünün onlarla nasıl uzlaşabilir olduğunu bizler göremeyiz. Eğer bu, doğanın eserlerini araştırmada bizim kuralımız olursa, Tanrı takdirinin istikametinde Tanrı’nın yollarını incelemekteyken çok daha fazlası öyle olmalıdır. Bu, kendi içinde çok daha muğlak bir konudur ve yukarıda bahsedilen sebeplerle yetkinliklerimiz eşit olmaktan çok uzaktır.

Bu sebeple, bir tarihçinin gelişimin her örneğine sahip çıkmasına ve tarihte ona sunulan olaylar sayesinde durumun daha iyi hale gelmesine sebep olmasına ve bu olayları durumun daha iyi hale gelmesini sağlamak için İlahi Varlık’taki bir niyete atfetmesine izin vermek gerekir. Eğer diğer tüm görünüşlerde aynı yardımsever eğilimi göremezse, onlara karşı muallakta kalmasına izin verin.

Demek ki ilahi Tanrı takdirini izleyen kişinin, eski zamanlara göre şimdiki çağın sunduğu tüm avantajları kullanmasına izin verin ve daha mükemmel bir duruma doğru gelişmekte olan şeylerin işaretlerini anlayıp anlayamayacağını kendiniz görün. Bırakın bilhassa dini bilginin yayılmasına katkıda bulunan bütün olaylara sahip çıksın ve son olarak, tüm insanoğlunun şikâyetçi olduğu kötülükleri dikkatlice gözlemlemesine fırsat verin ve bunların daha büyük kötülüklerin çareleri olup olmadığını ya da genel durumun değişmez olduğunu varsayarak başka bir anlamda sebep olunamayacak bir mutluluktan daha büyük bir mutluluk derecesini takdim anlamında olup olmadığını düşünün; en azından, aslında daha büyük bir mutluluğa boyun eğip eğmeyeceklerini düşünün. Bu kafaların her biri hakkında bazı gözlemler yapmalıyım ki, bu önemli konuya ilişkin sonraki sorularınızda sizlere katkıda bulunabileyim.

Dünyanın şimdiki durumu ve bilhassa Avrupa’nın durumu, önceki dönemlerin durumuna göre son derece tercih sebebidir. Bu, ilk bakışta bile apaçık bellidir. Binlerce hadise göstermektedir ki, eski zamanlarda yaşamış insanlar modernlerine göre din bilgisinde, genel olarak bilimde, hükümetle ilgili konularda, gerek milletler hukuku ve gerek belli devletlerin hukuku olsun, hukukta, sanatta, ticarette, hayat konforunda, toplumsal davranışlarda ve bunların sonucunda mutlulukta çok aşağı seviyededirler. Hemen hemen tüm bu ayrıntılar/özellikler, bu notlarda deney ve uygulama yoluyla kanıtlanmışlardır. Bu sebeple, kendimi bu aşamada iki özellikle sınırlandırmalıyım. Genel konulardan olan hukuk ve hükümet bu iki özelliği kapsamaktadır. Eski zamanlardakilere göre modern devletlerin dahili yasalarının büyük avantajlarla üstünlüğü kendini göstermektedir ve bunu sağlayan özellikler, şahsi güvenlik ve şahsi özgürlüktür.

***

İnsan, bu zihin gücünün üstünlüğünden iki büyük avantaj sağlar. Birincisi, birey olarak belirli bir akli kavrayışa sahiptir ve böylece geçmişi ve geleceği, aynı şekilde şimdiki zamanı da düşünür ve keyfini sürer. Bu kavrayış, günlük tecrübelerle genişler ve bu şekilde insanın mutluluğu, aklı ilerledikçe, geçici hadiselerden ve sansasyonlardan sürekli olarak daha az bağımsız bir hal alır.

Aynı prensipten doğan bir sonraki avantaj, ki bu avantaj pek çok hususta öncekinin hem sebebi hem de etkisidir, insan türünün benzer ve sınırsız gelişime yetkin olmasıdır; zaten hayatlarının aynı dönemlerinden bireylere bakınca, insanoğlu sonraki çağlarda önceki çağlardakilere göre büyük bir üstünlük içerisindedir.

Türlerin bu gelişiminde, gerçek hayvanlar bireylere nazaran daha kabiliyetsizler. Bu çağın atlarının önceki çağlardaki atlara göre herhangi bir avantajı yoktur ve eğer türlerde bir gelişim varsa, o da bizim yetiştirme ve eğitme anlayışımızdadır. Ama oldukça iyi eğitimli, gelişmiş bir Hıristiyan ülkesinde ve şimdiki zamanda yaşayan bir insan, yüzyıllarca önce aynı ülkede veya benzerinde yaşamış ve aynı yaşlarda olan bir kişiye göre çok daha güç sahibidir ve mutludur ve mutluluk verebilir. Bu sebeple, şüphem yoktur ki, birkaç yüzyıl sonra aynı yaşta olacak kişiler bizlerden de en az o derece üstün olacaktır.

Mükemmelliğe doğru türlerin gelişiminde ilahi Tanrı takdirinin elindeki büyük enstrüman, toplumdur ve sonuç olarak hükümettir. Bir doğa devletinde bireylerin gücü, nesnelerin çokluğuna dikkat etme vasıtasıyla dağılmaktadır. Herkesin istihdamı birbirine benzer. Nesiller boyunca insan, diğerleri ne yaparsa aynısını yapar veya yapmıştır ve bir başkasının bitirdiği yerde başka biri başlamaz; en azından genel gelişim son derece yavaştır ve güvenilmezdir. Bunun örneklerini tüm barbar milletlerde görmekteyiz, özellikle de nüfus yoğunluğu düşük ülkelerde. Bu tarz ülkelerde halk arasındaki bağlar zayıftır ve netice olarak toplum ve hükümet son derece eksiktir. Daha çok özellikle Kuzey Amerika ve Grönland’da gözlemlenebilir. Bununla birlikte, daha kusursuz bir topluma ait devlet, insanın dikkatini çeken nesnelerin daha uygun olarak bölünmesini ve dağılımını sağlar. Böyle bir devlette insanlar birbiriyle bağlantılıdır ve birbirine itaat eder. Böylece, bir kişi kendini sadece tek bir nesneyle sınırlarken, başka biri başka bir nesneye karşı aynı şekilde pürdikkat kesilebilir.

Bu sebeple, herkesin gücünün kendine ait tam bir etkisi vardır ve bu nedenle, hayatın lazım gelen her alanında ve bilginin her dalında gelişim doğmaktadır. Bu durumda, sanat veya bilim de önceki tüm gelişimi idrak etmek birkaç yıl sürebilir. Bir insanın ömrünün geri kalanıysa, ki bu dönemde yetkinlikleri en mükemmel halindedir, onun yayılmasına adanabilir. Eğer, bu anlamda, bir sanat veya bilim dalı kısıtlı sürede anlamak için çok derinse geniş bir altbölüm oluşturulur. Böylece tüm bilgi altbölümlere ayrılmış ve genişletilmiş olur. Lort Bacon’a göre bilgi güçtür; insan gücü, esasen genişleyecektir; kendi yasaları ve maddeleriyle birlikte doğa daha fazla hâkimiyetimiz altına girecektir. İnsanlar, bu dünyadaki vaziyetlerini çok daha konforlu ve kolay hale getireceklerdir. Doğadaki varoluş sürelerini muhtemelen uzatacaklardır ve hepsi kendi için her gün daha mutlu olmaya başlayacaklardır ve başkalarına mutluluk iletebilmede daha yetkinlikli (ve sanırım daha hevesli) bir hale geleceklerdir. Böylelikle, bu dünyanın başlangıcı ne olursa olsun, sonu hayal gücümüzün çok ötesinde görkemli ve cennetvari olacaktır. Belki bazıları bu bakış açısını fazla ballandırılmış bulabilirler.

Sanırım onlara adil olarak insan doğasının gerçek teorisiyle ve insan ilişkilerinin doğal seyrinden yola çıkarak bunu gösterebilirim. Ancak şimdilik bu konuyu atlıyorum, bu konuda düşünmek beni zaten her zaman mutlu eder.

* Joseph Priestley, Tarih Notları (Lectures on History), Birmingham, J. Johnson, 1788, s. 530-2; Hükümet Hakkında Deneme (Essay on Government), London, J. Johnson, 1771, s. 1-5.

Bu platformun teknik altyapısı Zekare Bilgi Teknolojileri tarafından sağlanmaktadır.