Dinle Yanki! Küba Devrimi*
C. Wright Mills (1916-1962) Columbia Üniversitesi’nde sosyoloji profesörlüğü yapmıştır. Beyaz Yakalılar (1951) ve İktidar Seçkinleri (1956) başlıklı eserleri de dahil bir dizi kitapla modern Amerikan toplumu eleştirmeni olarak ün kazanmıştır. Mills ayrıca “az gelişmiş ülkelerin” görüşlerini Amerikan halkına açık sözlülükle yorumlamıştır. Dinle Yanki: Küba Devrimi (1960) adlı eseri Fidel Castro yönetimi altında 1959’da Küba’da başlayan sosyal devrim hakkındadır. Mills bu eseri Kübalılarla yapmış olduğu pek çok görüşme temelinde bir Kübalının Amerikalılara yazdığı bir mektup şekline getirmiştir. Mills’in Kübalısı şunları yazmıştır:
Eğer Kübalılar “aşırıya kaçmışsa” bilin ki siz de öylesiniz Yankiler. Birbirimizle aşırı uçtaki yollarla muhatap olduk. Küba’nın Yankilere yaptığı fesatlıklar ABD’nin Kübalılara yaptıklarıyla dengelenmiştir. Her iki tarafın da ifadelerinden bazıları uçtur, hatta belki de saçma; herkes kendini kaptırabilir ve her savaşta kendini kaptıran pek çok kişi olur.
Ancak sizin hakkınızda söylediklerimizin çoğu basit, sefil bir gerçektir, öyledir, biliyoruz, çünkü bunu biz yaşadık; siz bilmiyorsunuz, çünkü siz yaşamadınız.
Vatanımız, Küba’mız, Roosevelt’e kadar hatta ondan sonrasında da ABD’nin ekonomik bir kolonisinden ibaretti.
Vatanımız, ülkemiz, devrime kadar ABD tekelinin ekonomik bir kolonisinden ibaretti.
Küba her zaman umutsuzluk, pislik, cehalet, sömürü ve tembellik ülkesi, bir insan yerleşim karikatürü olmuştu. İşte Küba devrimi bütün bu özelliklerden çıkmak için mücadele ediyor. Bu gerçeği aklına sok Yanki; bugün Küba’da olup bitenler hakkında okuduklarını aklına yaz. Eğer yazmazsan, olanları anlayabilmek için ilk aşamayı geçemezsin. Biz Kübalıların gerçekten gözle görülür bir yaşam standardı var, açlık ve ölüm standardı da… Ama sen bunu göremedin veya gördüysen de umursamadın. Bazılarımız umursadı. Anlamını hepimiz karınlarımızda hissettik. Şimdi ise bu durum hakkında bir şeyler yapmak için bazılarımızın hayatını tehlikeye atacak derecede umursamasının sonuçlarını görmeye başlayabilirsin. Bak, sen bu konuda hiçbir şey yapmamıştın. İşte devrimimiz bununla alakalı. Bizim devrimimiz senin Sovyetler ile olan savaşın veya komünizm ya da küresel savunma ile ilgili değil; bu sözcükler sonradan ortaya çıktı, bunlar kısmen senin hükümetin ve tekellerin tarafından bize zorla yedirildi.
Birincisi Yanki, bizim devrimimiz eski Küba’daki açlık standardı ile yeni Küba’daki yaşam standardı ile alakalı. Elbette bundan fazlası, çok daha fazlası… Çok büyük bir hızla tamamen yeni bir toplum inşa ediyoruz ve Küba’nın eski düzeninden bize bu inşa için pek fazla bir şey kalmadı. Bize kalanlar düzensizlik ve acı. Akıcı bir andayız, her şey risk altında; Sierra Maestra’dakiler2 gibi şimdi bütün Küba ulusu dışarıda kamp yapıyor.
Burada olanlar, çoğumuzun inandığı gibi adanın sana göre güneyinde kalan kısmında, bu kocaman kıta ve adalarının köşelerinde yaşayan, açlık çeken halklar için bir çeşit çözümdür. Küba bugün bir çıkış yolunu temsil ediyor ve öyle anılıyor.
Nereden çıkış yolu?
Yanıt tam da bizim söylemek istediğimiz şey: Elbette Küba’daki ve belki de Amerika’nın bizim tarafımızdaki her yeri için eski düzenden bir çıkış yolu. Bu eski düzen polis terörü, acı, yoksulluk, hastalık, cehalet, hırsızın bozulmuş siyaseti ve soyguncunun kapitalizminden oluşan bir düzendi, yani senin gibilerin hiçbir zaman bilemeyeceği şeyler. İşte Küba bütün bunlar dışında gerçek bir yol buldu.
Senin “Biz Kübalılara hiçbir şey yapmadık ki” dediğini duyar gibiyiz. İşte durum zaten tam da böyle: hiçbir şey yapmadınız.
Sana karşı dürüst olmamız gerekir, o yüzden söylüyoruz: “Sadece umursamıyorsunuz.” Ah, demek istediğimiz bizi umursamanız gerektiği değil; biz kendi başımızın çaresine bakarız. Kendi adınıza bazı Yankilerin neler yapmakta olduğunu ve neler yapmamakta olduğunu umursamıyorsunuz demek istiyoruz. Bu durum sizin bildiğiniz tür demokrasinin nasıl bir şey olduğunu merak etmemize neden oluyor. Bunu anlayabiliyorsun, değil mi?
Biz sizin kadar hatta daha fazla söz sanatı yapan bir halkız: mirasımız, bir zamanlar Batılı bütün halklarla paylaştığımızı sandığımız arzular hakkında büyük laflar etmeye biz de bayılırız; ama son günlerde çok sıklıkla bunu unutmuş gibi göründüğünüzü düşünüyoruz, hatta bazı Yankiler hiç bilmiyor bile.
Ama dinle Yanki, bizler kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir zamana geldik. Karnımızı doyurmak zorundayız. Pirinç ve fasulye almak için kelimeler kullanmak zorundayız. Yalnızca sizin tatlı ortaklarınız bize iş verdiklerinde değil, bütün yıl boyunca karnımızı doyurmak için yeni bir yol belirlemek zorundayız. Kendimizi savunmak zorundayız çünkü eğer savunmazsak inanıyoruz ki hükümetin bizi ezmeye çalışacaktır…
Şimdi sana söyleyeceğimiz şeyleri anlayabiliyorsan, Küba’da olup bitenlere ve bunların bizim için olduğu kadar senin için de ne anlama geldiğine dair bir fikir sahibi olabileceksin.
İlk olarak, biz Kübalılar Kuzey Amerika’nın değil, Latin Amerika’nın bir parçasıyız. İspanyolca konuşuruz, genellikle kırsal bölgede yaşarız ve fakirizdir. Bizim tarihimiz sizinkinden farklıdır; Latin Amerika tarihinin bir parçasıdır. Latin Amerika’da yüz seksen milyon [1960 yılında] insan yaşar ve sizin büyümenizden daha hızlı büyür: ABD’den iki kat büyük bir alana yayılmıştır.
Latin Amerika’daki çoğunluk ve daha fazlası gibi biz de sizin kurumlarınız ve hükümetinizin burada yaptıklarından bıkmış durumdayız. Bizi yeterince yönettiler, bunu şimdi kendimize de söylüyoruz. Hükümetiniz Batista’yı gangster rejiminin en sonuna kadar destekledi. Ama artık Küba Karayip’teki herhangi bir ada olmadığı gibi Karayip de bir Kuzey Amerika gölü değil. Bütün bunlar sona erdi.
Latin Amerika’daki çoğunluğun aksine, biz Kübalılar bütün bunlar için, senin ülkenin Küba’daki sömürücüler ve yine Küba’daki Kübalı kendi sömürücülerimiz hakkında bir şeyler yaptık. Şu an da yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Yalnızca Oriente tepesinde yaşayan bir aylaklar takımı değiliz, güldürücü bir operada da oynamıyoruz. İş yapmak istiyoruz, öncelikle sizin bildiğiniz tarzda iş: kendimiz için ekonomik iş.
Büyük iş ortaklarınız ve hükümetiniz yaptığımız ve yapmakta olduğumuz işleri beğenmiyor. Muhtemelen beğenmemeye devam edecekler; giderek daha da nefret edecekler. Bizler bunun için üzgün değiliz, tabi sizi bu konuda kandırmaya devam ederlerse o başka.
Ancak, işte burası çok önemli, bütün bunları yaparken yalnız değiliz. Bizler bir adada oturup bir kıtada oturan siz yüz seksen milyona aşağıdan bakan, altı buçuk milyon insandan ibaret değiliz. O kötü günler geçmişte kaldı. Öyleyse kimler bizimle birlikte?
Öncelikle Latin Amerika’daki yüz seksen milyon insanın bizimle birlikte olduğunu düşünüyoruz, umuyoruz. Yapmış olduğumuz ve hâlâ yapmakta olduğumuz şeyleri beğenmeyebilirler; bu durum her devrimde kaçınılmazdır. Devrim kibar bir iş değildir ve nereye gittiği ve gitmesi gerektiği de her zaman açıkça belli olmayabilir. Ancak Yanki kurumları ve Yanki Hükümetiyle giriştiğimiz ekonomik mücadelede pek çok Latin Amerikalının bizimle olduğunu, sizin tekellerinize ve hükümetinize karşı, hatta gerektiğinde kendi hükümetlerine bile karşı gelebileceğini düşünüyoruz.
Başkaları da bizimle. Dünyanın her yerinde okuyabilen, konuşup yazabilen ve iyi okuyacak kadar aç olan özellikle gençler ve öğrenciler sizin politikalarınız ve soğuk savaşınıza ve tekelci ekonominize karşı gelmeye başlıyor.
İşte biz Kübalılar buyuz:
Latin Amerika’nın bir parçasıyız.
Yankee kurumları ve hükümetlerinden bıkmış durumdayız.
Bu konuda bir şeyler yaptık.
Bu durum kurumlarınız ve Hükümetinizin hiç hoşuna gitmedi.
Yalnız değiliz.
Bugün devrim Küba’da sürüyor. Seneye değil, yarın başka bir yerde olacaktır. Bizimki gibi bir devrim, yalnızca herkes istiyor diye yapılmaz, elbette bu da gerekir. Biz Kübalılar inanıyoruz ki günümüz devrimleri, umutsuzluktan, eski Küba’daki gibi şartlardan doğar. Böyle şartlar sürdükçe ve yakınlarda bir dağ varsa, devrimler olacaktır. Latin Amerika’da ve başka yerlerde eskisi gibi tembellik yapan pek çok böyle ülke mevcuttur. İşte o yüzden bu ülke hayal bile edemeyeceğin sarsıntılara sahne olacak. Devrimleri beş yüz milyon dolarla satın alamazsınız. Sadece Latin Amerikalı bazı hükümetleri satın alabilirsiniz, bu iş için de bu para çok fazladır; daha az paraya da satın alınabilirler. Başladıktan sonra devrimlerin önüne geçebilmek için daha fazlası gerekir, paradan da fazlası. Seninle mantıklı konuşuyoruz Yanki; bizi dinle lütfen. Örneğin bu Güney Amerika ülkeleri mevcut ve potansiyel bu büyük zenginliklerini fark ettiklerinde ve buna rağmen hâlâ fakir olduklarını gördüklerinde ne olacak? Küçük Küba’ya bakıp Kübalıların fakir olmadıklarını gördüklerinde ne olacak?
Biz Latin Amerikalılar, normal karşıladığımız, hatta üzerinde hiç düşünmediğimiz şeyleri merak etmeye başladık…
Hepimiz “Batı Medeniyetine” mensubuz ya da bize öyle söylendi. Ama gerçekten de öyle miyiz? Hepimiz mi? Biz Latin Amerikalılar ortalama kırk beş yaşında ölüyoruz; siz yaklaşık yetmiş yaşına kadar yaşıyorsunuz. Bolivya, Haiti ve Venezuela’daki cahil, hastalıkla boğuşan aç köylü yığını da sizinle aynı “Batı Medeniyetine” mi mensuptur? Eğer öyleyse bu, böyle durumların sürebildiği garip bir medeniyet değil midir?
Böyle durumlar sürdükçe, belki de biz Latin Amerikalılar parçası olduğumuz halkın siz Kuzey Amerikalıların mensup olduğu medeniyetin bir parçası olmadığını daha iyi anlarız. İlk ve son defa bırak açıklayalım: biz aç milletlerin insanlarına mensubuz. Afrika’da, Asya’da ya de Latin Amerika’da yaşıyor olmaları bir şeyi değiştirmez.
Açlık açlıktır.
Orta Amerika’da bir meyve şirketinde çalışırken otuz beş yaşına basmadan ölmek, Güney Amerika’da bir elmas madeninde çalışırken ölmekten çok farklı değil.
Hastalık hastalıktır.
Okuma-yazma bilmemek her dilde aynıdır: tarihi olmayan bir halk; sadece yarım insan olmak anlamına gelir. Biz Latin Amerikalıların neredeyse yarısı böyle ilkel yaratıklardır, cahildir. “Özgür dünya” ya da Yanki’nin “Batı Medeniyeti” bize ne ifade eder ki?
Eğer hâlâ sizinle aynı Batı medeniyetinin üyeleri olduğumuzu düşünüyorsan ve senin için ne anlama gelirse gelsin bu medeniyete değer veriyorsan, belki de bu medeniyetin sınırları içinde ne olup bittiğini öğrenmen daha iyi olacaktır. Pek çoğumuz yalnızca sınırları biliyoruz.
İşte günümüz dünyasıyla ilgili biz Kübalıların giderek daha farkına vardığı başka bir durum. Komünist milletler dün ve çoğu hâlâ bugün aç milletler bloğuna mensuptur.
Hepsinden önce onlarla bu gerçeği paylaşıyoruz. Bu basit bir gerçektir. Dünyadaki bütün felaketlerin bela yaratan bir avuç komplocu tarafından çıkarıldığını düşünüyorsan, aç bloğu düşün Yanki. Bu komünist ya da Kapitalist bloktan daha önemlidir. En azından bizim için daha önemli ve şu an bahsettiğimiz konu zengin Yankiler değil, biziz.
Bu Komünist halkların ne olup olmadığı önemli değil, bizim için tek bir şey açıktır: bu aç halklar açlıktan kurtuluyor. İçinde bunlar olmayan bir toplum inşa ediyorlar. Ancak hâlâ Kapitalizm, ya da senin garip bir şekilde dediğin gibi hâlâ “özgür” olan aç halklara bakacak olursak, bu tür bir kalkınma göremiyoruz. Gördüğümüz şudur Yanki: halk – hâlâ – aç.
Bu hoşuna gitmeyebilir, bunu bilmiyor da olabilirsin, ama şimdiden sonra inanacağın üç tane gerçek var:
Birincisi Rusya ve Sino-Sovyet bloğu dünya tarihinin somut bir gerçeğidir. Öyle solup gitmeyecek ya da parçalara ayrılmayacaktır. 3
İkinci olarak neredeyse sıfırdan başlayıp orada bir ya da iki jenerasyon içinde sizin kadar bizim de karmaşık bulduğumuz şekilde bir ekonomi ve toplum oluşturdular. Ama belki de sizden farklı olarak biz bunu çok çekici buluyoruz. Yani içimizde. Komünist etkinin daha sonra Küba’daki yankıları ile ilgili bir şeyler söyleyeceğiz. Sizin için önemli olduğunu biliyoruz; bizim için ve dünyanı geri kalanı için de önemli. Ama çoğumuz bu konuda endişelenmiyoruz, en azından çoğunuzun göründüğü kadar değil. Bu yüzden şimdilik işte üçüncü büyük gerçek:
Onlar bizim yanımızda ve Yanki tekelleri ve Yanki Hükümetine karşılar. Şüphesiz bu kendi bencil çıkarları için, ama yalnızca sizinle başa çıkmak için olsa da yardıma ihtiyacımız var. Eğer yardım alamazsak bizi sömürmeye devam edersiniz ve Küba’daki bütün yeni başlangıçları da ezmeye çalışırsınız. İşte inandığımız şey budur. Şunu unutma: bize yardım edecek herkesten yardım alacağız. Yapabildiğimiz kadar kendi şartlarımıza uygun olarak alacağız; almak zorundayız, yoksa bizi açlıktan kıracaksınız. Bizden iki yüz kat daha zenginsiniz ve daha kaç kat güçlü olduğunuzu ancak Tanrı bilir.
* C. Wright Mills, Listen Yankee: The Revolution in Cuba, New York, McGraw-Hill Book Company, 1960, sf. 25-31.